EV YAPMA ÇALIŞMALARI, ÇAY TOPLAMA - SATMA ve OVİT YAYLASI.
Asım KUTLUATA
|

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölüm başkanı
Prof. Tayfur Öztürk'de doğal hayatın içinde |
Yaklaşık 2 ay köyde kaldım. 23 Nisan 2012’de
küçük bir ev yapmak amacıyla köye gittim. Bu arada Mayıs sonlarına doğru başlayan çay mahsulünün toplanması
ve satılması gibi yöre insanının ekonomik hayatında çok önemli yer tutan faaliyetlerin sıkıntıları ve
sorunlarını yakından, bilfiil işin içinde olarak görme olanağını buldum.
İnsanın doğduğu, çocukluk ve gençlik
yıllarının geçtiği yöreyi unutması mümkün değil. En azından ben böyle düşünüyorum. Bu ve benzeri gerekçelerle
köyde ev yapmamın doğru olacağını düşündüm ve oldukça zor arazi koşullarında, alt yapı çalışmalarını
tamamlayıp bir tabla da atarak evin az bir kısmını gerçekleştirmiş oldum.
Çayların toplanma ve satılma zamanı da bu
süreç içeresinde idi. Çay tarımının; yöremizde herkesi çok yakından ilgilendiren bir faaliyet olduğunu
söylersek hata yapmış olmayız. Çünkü çayı üreten bir çok mütahsil, kuruçay üretimi ve paketlenmesinde
çalışırken, aynı zamanda pazarlanmasında ve tüketiminde de aktif olarak yer almaktadır. Çay mahsulü ile
bu kadar iç içe olan yöre insanı bir çok sorunu da beraberinde yaşamaktadır. |

|
ÇAYIN SATILMASI ve FİYAT POLİTİKASI
Çay toplanmanın sıkıntılarının yanısıra, toplanan çaylar; önce çaylıkta bezlere konularak bağlanır,
teleferiğe yüklenir ve uygun yere çekilir. Teleferikten indiriliren çayın satış sürecine gelene kadar
yanmaması (kızarmaması) için açılarak havalandırılması çok önemlidir. Satmak üzere çaylar 40-50 kg
olacak şekilde bezlere tekrar bağlanır, el arabaları ya da arabalarla alım yerine getirilir - sıraya
girilerek kantara konur. Görevli tarafından tartıldıktan sonra yaklaşık 200 metrekarelik çay alım
yerindeki alanda, çayı uygun kalınlıkta düzenleyen diğer görevlinin göstereceği yere çekilmesi işi de
size aittir. Satmanız gereken kontenjandan fazla çay toplamışsanız; tekrar bezleri açarak sermeniz ve
ertesi gün de aynı işlemlere devam etmeniz gerekecektir. Bir çay bezi en az 4 - 5 kez elden geçtikten
sonra, hiç de kolay olmayan bir süreç sonunda satılabilmektedir. |
 |
Çay mahsulü, özel sektör ve devlet kurumu olan Çaykur tarafından satın alınmaktadır. Çay fiyatını açıklayan
kurum Çaykur’dur. Özel sektörün ise bu fiyata göre belirlediği ücret hiçbir zaman bu rakamın üzerine
çıkmadığı gibi bazı firmalarda %40 kadar düşmektedir. Çaykur’un 2012 için, belirlediği çay kilogram
fiyatı 110 kuruş (belirlenen bu satınalma fıyatının da yeterli olmadığını vurgulamakta yarar var) ve de
günlük çay alım miktarı dönüm başına 10 kilogramdır. Yani 10 dönümlük karnesi olan müstahsil günde 100
kilogram çay satabilir. Çay; toplanmaya başlandıktan sonra en geç 20 - 25 gün içerisinde toplanması ve
satılması gerekir ki gerçek kilo ve kalitesini kaybetmesin. Çaykur’un uyguladığı günlük 10 kilogramlık
kontenjan, müstahsil için yeterli değildir. Değişik nedenlerle daha fazla toplayan üretici elindeki çayı
mecburen özel şirketlere satmak zorunda kalmaktadır. Zorunlu olarak özel şirketlere giden müstahsilin
çayını, özel şirketler, Çaykur’un belirlediği kilogram fiyatının çok altında bir ücretle satın almaktadır
(bu rakam 65 kuruşa kadar düşmektedir.). Benim gördüğüm kadarıyla, çaya özel sektörün girmesi ile üreticinin
fiyat ve kalite yönüyle bir avantajı olmamıştır. Çaykur almadığı için mecburen özel firmalara yönelen müstahsil,
özel firmanın belirlediği fiyata, elindeki ürünü satmak zorundadır. Bu durum, üretici alehine oluşan haksız
rekabettir. Ancak Üretici de, çay toplama işini 20 günlük bir zamana yayarak birazcık olsun rahat satma
imkanı bulabilir. Ancak çay toplama ve satma amelyesinin uzun sürmesinin, sahilden yüksek kesimlerde ki
müstahsilin 3.sürgününü alamaması bir mağduriyete neden olacağını da belirtmekte yarar var. |
Gül Ali'nin Gölü, dere üzerinde Hidroelektrik Santral (HES) yapılması halinde, bu manzara bozulur.! |
Özel çay şirketlerinin, 1980’lerin sonlarında çay sektörüne girerken; “piyasa ekonomisi” kuralları işleyecek,
daha kaliteli kuruçay üretilecek, oluşacak rekabet ortamında da, daha nitelikli yaş çaya daha yüksek
fiyat vererek çay kalitesi yükselirken müstahsilinde desteklenmesi gibi gerekçeler dile getirilmişti.
Bugünde aynı gerekçeler dile getirilmektedir. Fakat söylenenler gerçekleşmediği gibi yukarıda özetlemeye
çalıştığım olumsuzluklar da yaşanmaktadır. Özel çay şirketleri ile geçmişte yaşanan bu olumsuz tablo
ve bugün izlediği Çaykur’a endeksli çay satınalma politikası, çay üreticisine güven vermemektedir.
Müstahsil, geçmişteki olumsuzlukları da göz önünde bulundurarak, Çaykur’un özeleştirilmesine bir çok
haklı nedenlerle karşı çıkmaktadır. |

|
OVİT DAĞI ve YAYLASI
Yeğenim Nuri (Kutluata), Ovit Yaylasına
gidelim mi? dediğinde, çocukluğu yaylalarda geçen biri olarak bu cazip öneriyi hemen kabul ettim. Kardeşim
Erdal’la birlikte İkizdere Vadisi boyunca tımanırken nehir üzerinde yapılmış olan hidroelektrik
santrallerin (HES) su yatağı üzerinde yaptığı olumsuzlukları da gözlemleyerek, Kalkandere, Güneyce ve
İkizdere’yi geride bıraktıktan sonra, 10 metre uzaklığın zor görüldüğü sisin içinde 2640 metre
yüksekliğindeki zirveyi aşarak Erzurum tarafında da yaklaşık 10 kilometre gittikten sonra asfalttan
ayrılıp 1.5 kilometrelik stabilize yolu katederek Kızılbel Yaylası’na ulaştık ve Rizeli Dursun Ali Kuk’un
evine gittik (Rize Lisesi’nde değerli edebiyat hocam, Haydar Kuk’un akrabası). Dursun Ali ağabeyin Koyun
ve Keçi olmak üzere yaklaşık 400 baş malı var. Bizim ilçenin Ihlamurlu (Zuğu) Köyü’nden Mehmet Ali Özkan
ile birlikte çalışıyorlar (Mehmet Ali, dedesinin ismini almış. Gugul lakaplı Mehmet Ali dedeyi çocukluğumda
tanıdım. Hoş-sohbet esprili, şakaları hala dillerde dolaşan güzel bir insan idi, saygıyla anıyorum.).
Bu yayla Ekşioğlu Vakfına aitmış. Buraya gelen sürü sahipleri bu vakfa hayvan başına belli bir ücret
ödemektedirler. Bu yaylaların kuzeyi rizelilere güneyi ise erzurumlulara (İspir) aitmiş ve kimbilir ne
kavgalar ne mücadeleler verilmiş de bu sınırlar belirlenmiştir. Kızılbel Yaylasına gelen yaklaşık 8-10
ailenin hepsi Rize Andon Köyündendir. Bu yayladaki toplam hayvan sayısı yaklaşık 4000 civarındadır
(keçi, koyun, inek). |
Kadir Çıl ve Nuri Kutluata, Kızılbel Yaylası |
Geçmişte kışın mallarını (koyun-keçi) otlatmak için bizim köye gelen Kadir ve Adem Çil (Andonlu) kardeşler
ile karşılaştık. Babamın dostları olan bu iki kardeşin bize gösterdikleri candan ilgiye teşekkür etmek
isterim. Ademin; koyun, keçi ve inek olmak üzere epeyce sürüsü var. Hayvanların sağım işini kızı ve eşi
gerçekleştirmekte ve oldukça da başarılılar. Ayrıca, isimlerini şu anda hatırlıyamadığım dostlarla ve Gül
Ali ve iki oğlu ile tanıştığıma da çok memnun oldum. Yayladan kar yakın zamanda kalkmış ama tepeler hala
karlı.
Kadir ve Ademin evinde yediğimiz muhlamalı öğle yemeğinden sonra İki - üç saatlik tırmanış oldukça iyi geldi.
Gerçekten görülmeye değer bir manzara. Rize tarafının yağmurlu kapalı olduğu anlarda, Erzurum tarafının
günlük güneşlik olduğunu belirtmekte yarar var.
2640 metre yüksekliğindeki Ovit tepesini kışın geçmek oldukça zor. Aynı zamanda inen çığ nedeniyle yol sık
sık kapanmakta ve geçit vermemektedir. Rize tarafında zirveye belli uzaklıkta Sivrikaya Köyünden açılacak
olan 14.7 kilometrelik tünelle kışın yolun kapanması sorunu büyük ölçüde çözülebilir. Yaklaşık 100 yıldır
gündemde olan bu tünelin yapım işi Mayıs ayındaki açılışla başlatıldı. Dileğimiz, tünelin söylenen zamanda
tamamlanması ve vatandaşın da kışın Ovit Dağını geçme kabusunun sona ermesidir. |
Muhlamanın tadı da vir başka idi |
Yayla serüvenimiz oldukça güzel geçti. Muhlama , süzme , yoğurt ve sütlerin tadının bir başka olduğunu,
bilmem söylemeye gerek varmı. Fırsatını bulunca yine gitmeyi düşünüyorum. Her zaman tercihim: çocukluğumun
ve gençliğimin geçtiği, bir çok iyi - kötü anımın olduğu bizim yaylalardan yanadır ama araba yolunun olmaması
nedeniyle gitmek oldukça zor. Bizim yaylalara da bir an önce yol yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Tartışarak, konuşarak ortak yolu bulup bu sorunun çözülmesi ile, o güzelim Çapuklu - Salma Yaylarına
ulaşmak gerçekten güzel olacak.!
Köyde kaldığım yaklaşık iki aylık zaman diliminde; çay satmaya çalışırken gerilen sinirler insanlar arasında
bazı olumsuzlukların yaşanmmasına neden olmaktadır. Daha hoşgörülü daha saygılı olunması gerektiği
düşüncesindeyim. Akşam oturmalarında, dostlarla sohbet ve geçmişte büyüklerimizin bize bıraktığı güzel
anıları anlatarak - dinleyerek (bazen gülerek, bazen üzülerek) güzellikleri de yeniden yaşama olanağı buldum.
Bu arada Galip(Küçükşahin) kardeşimizin nişan töreninde bulunmak da güzeldi. Galip’e ve kızımız Pınar’a
kuracakları yuvada mutlu, mesut ve gönüllerince güzel günler diliyorum. Temmuz/2012 |
|

Şantiye şefi! Anam
|

Evin temelleri atılıyor.
|
|
Önceki Sayfa
|