
Şangul Boğazı (Araba yolunun ulaştığı nokta) |
ÇAPUKLU’DAN AYRILIYORUZ
Cumartesi günü erkenden kalktık. Kahvaltıdan sonra keçiler
sağıldı. Mala tuz verildi. Toplu fotoğraf çektirildi. Ayrılık herkese hüzün verir. Kalanlar (Sabri,Yunus,
M.Ali Öztürkler) günlük yaşantılarına devam edecekler. Emineninsuyu, Çapuklu’nun aykırlığı, Kuletaşı,
karşıda Sallar, Şangulboğazı, Küçük Yayla, Mağara ve tüm vadi görülmeğe değer bir manzara. Bir zamanlar
Canpet’den gelenlerin ve İnce’lerin yüzlerce inek ve keçi ile çıktıkları Dereyayla bomboş ve adeta terk
edilmiş gözüküyor. Mağara yaylasındaki mevcut araba yolundan Pilincut, Dereyayla ve oradan da Çapukluya
ulaşacak yaklaşık 4-5km lik yol rahatlıkla yapılabilir.
Gürül gürül akan sular, bu suların kenarlarındaki godimi (doğal roka)
yeme olanağı buldum. Koşnos'a gelince Corak Yaylası görüldü. 3 - 4 ev kalmış. Hamdi Atagün’ün (oğlu Yalçın) evine gittik.
Oturduk. Çay içtik. Corak'taki meşhur sudan ne kadar içtiğimi hatırlamıyorum. Bayır’ın yol ayrımından sonra mahağop
toplamaya başladık. Son zamanlarda ticari olarak yaban mersini ya da likapa ismi ile adlandırılan kaskanaka - mahağop
karışımı meyve piyasalarda satılmakta. Bizim mahağop kıymetli bir meyve haline gelmiş. Eğrisu’daki su kaybolmuş, akmıyor.
3 - 5 metre yukarıdan Yalçın borularla suyu tekrar içime sunacak. Yol genişletme çalışması bu yılın ilkbaharında yapılmış.
Yolu kapatan dallar ,ağaçlar kesilmiş, yürümek için engeller bu şekilde etkisiz hale getirilmiş. Bu çalışma Çamsuya kadar
tamamlanmış. Başta İsnen Kutluata olmak üzere katkı koyan herkese teşekkür etmek isterim. Bu temizlik iyi olmuş da zeminin
de düzenlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Biraz çalışma sonucu yürüme yolu da uygun hale rahatlıkla getirilebilir. Ben
yaylaya gitmem - gitmiyorum dememek gerekir. Bir gün, ya siz ya çocuğunuz ya da torununuz gider. Dedelerimizin, Ebelerimizin,
analarımızın, babalarımızın yıllarca gidip geldiği, nafakalarını kazandığı bu yolu uygun hale getirmek hepimizin görevi
olmalıdır. Çok zor ve oldukça bozuk yoldan Çatak Yaylasına ulaştığımızda geçmişte hayvanların otladığı güzelim düzlükler
ya eğreti otu ya da değişik bitkilerle tamamen kaplı olduğunu gördüm. |

Dere Yayla |
Çatak Yaylasında; Babamın birkaç yıl yaylacılık yaptığı,
1998 yılında benim de 3 gün kaldığım, şu anda İsnen Kutluata tarafından muhafaza edilen ev var. Küçültülmüş,
girişi değiştirilmiş bir ev. Burada Babamı hatırladım. Duygulandım. 12 sene öncesine gittim. O güzel günleri
bir daha yaşamak ne yazık ki mümkün değil. Karaağaçlık'ta oturduk, su içtik. Karaağaçlıktan Kızılağaçlığa
kadar bayağı uzun bir yol varmış. Sırtımdaki 5 - 6kg'lık çantada ağırlaşmaya başladı. Soğuk Puğar'da 1998’de
Çatak'ta yaptığım ve buraya getirdiğim oluk duruyor, doya doya su içtim. Asma Kaya bütün haşmetiyle üzerimize
düşecek gibi insanı ürkütüyor. Başmağara Deresi'ne iyi bir köprü yapılmış. Yapanlara teşekkür ediyorum.
Yağmur başladı. Şemsut Amca'nın evine ulaştık. İyi korunmamış. Bu tür evleri, giden insanların faydalandığı
çok kıymetli yapılar olduğunu unutmadan özenle korumalıyız. Ancak yeterli özeni gösterdiğimizi maalesef
söyleyemeyiz. Kule Deresini ineklerin geçişine uygun hale getirilmesi için yarım saat çalıştık. Taşla
doldurduk. İsnen’in göle düşmesi çok eğlenceliydi. Kule’de, mağarada oturduk. Benim yürümem gittikçe
zorlaşıyor. Ardınçın Düzü' de otlarla tamamen kaplanmış. Direk geçtik ve 50 metre ötedeki gürgenin altında
oturduk. Çamsuya geldiğimizde Ragıp Küçükşahin araba ile bekliyordu. Atacak ikinci adımım kalmamıştı.
Bir yayla serüveni böylece sona erdi.
|

Corak Yaylası |
Birçok yeni yer gördüm. 11 aylıkken gitmeye başladığım 1969 yılına kadar kesintisiz gittiğim yaylamızı bir kez
daha, daha değişik bir bakış açısı ile izledim ve gözlemledim. Çocukluğumu, gençliğimi, iyi - kötü anılarımı
hatırladım. Atalarımın ne kötü koşullarda hayat mücadelesi verdiğini düşündüm. Salma Yaylası'ndan alınan
40-50 kilogramlık yükü nasıl tepelere çıkardıklarını, nasıl derelere indirdiklerini düşündüm. Bu zor
koşullarda yaşam mücadelesi veren büyüklerimizi kutlamak gerekir.
Zaman kısaydı. Daha geniş bir zamanda yine gideceğim.
Çapuklu’dan saat 8’de ayrıldık. Yaklaşık 12-13 kilometrelik bu zor güzergahı 10 saatte tamamlayabildik.
Beraber olduğum gruptaki arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Ağustos 2010 |